VEYSEL sözün beş par'etmez El bir taraf yare yetmez Günah yanından hiç gitmez Bilmiyorum ki neyim benim
BİR DERD EHLİ BULSAM DERDİM SÖYLESEM
Bir derd ehli bulsam derdim söylesem İyi olmaz derdlerim halim n'olacak Hekimler derdime derman bulamaz Bir değil beş değil derd kucak kucak
El vurma yarama yaklaşma kardaş Derdimi söylesem tükenmez baş baş İçimde yanıyor tütünsüz ateş Ceset soba gibi kalbim bir ocak
Aşıklar alemde gülmez dediler Akar göz yaşlarım silmez dediler El elin derdini bilmez dediler Kimler gelip hatırımı soracak.
Katlan bu cefaya sabreyle gönül Bu dünyanın işi hep böyle gönül Başından geçeni sen söyle gönül Neler geldi geç oldu olacak
Veysel'in derdine bulunmaz çare Etseler vücudun hem pare pare Bir arzuhal sundum hakiki yare O yar gelip yaralarım saracak
BU ALEMİ GÖREN SENSİN
Bu alemi gören sensin Yok gözünde perde senin Haksıza yol veren sensin Yok mu suçun burda senin
Kainatı sen yarattın Herşeyi yoktan var ettin Beni çıplak dışar'attın Cömertliğin nerde senin
Evli misin ergen misin Eşin yoktur bir sen misin Çarkı sema nur sen misin Bu balkıyan nur da senin
Kilisede despot keşiş İsa Allah'ın oğlu demiş Meryem Ana neyin imiş Bu işin var bir de senin.
Kimden korktun da gizlendin Çok aradın, çok izlendin. Göster yüzünü çok nazlandın Yüzün mahrem ferde senin
Binbir ismin bir cismin var Oğlun, kızın ne hısmın var Her bir irenkte resmin var Nerde baksam orda senin
Türlü türlü dillerin var Ne acaip hallerin var Ne karanlık yolların var Sırat köprün nerde senin
Ademi sürdün bakmadın Cennette de bırakmadın Şeytanı niçin yakmadın Cehennemin var da senin
Veysel neden aklın ermez Uzun kısa dilin durmaz Eller tutmaz gözler görmez Bu acaip sır da senin
ÇAMLIBEL
Bir yar için diyar diyar dolandım Yoruldum da Çamlıbel'e yaslandım Irmak oldum çalkalandım bulandım Duruldum da Çamlıbel'e yaslandım
Gahi gönül oldum yüksekten uçtum Ferhat oldum aşk uğrunda çalıştım İrenk irenk çiçeklere karıştım Dirildim de Çamlıbel'e yaslandım
Yıldızdağı Pir Sultan'ın yaylası Kılıç kalkan kırat beylerin süsü Kulağıma değdi Köroğlu sesi Dirildim de Çamlıbel'e yaslandım
Feleğinen çok oynadım ütüldüm Bir zalimin tuzağına tutuldum Haraç mezat dost uğrunda satıldım Verildim de Çamlıbel'e yaslandım
Veysel der bir yarin derdine düştüm Aşkın dolusunu elinden içtim Kendi kaçtı hayaline ulaştım Sarıldım da Çamlıbel'e yaslandım
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1136 Başarı Sistemi : 2 Kayıt tarihi : 19/02/10 Yaş : 36 Nerden : Ankara
Konu: Geri: Aşık Veysel Bütün Şiirleri C.tesi Şub. 20, 2010 12:03 pm
ÇARIK MESS KONUŞMASI
Çarık söylüyor:
Aman kardeş cok üşüdüm Sen köşede ben dışarda Senin ile kardeş idim Sen köşede ben dışarda
Mes söylüyor:
Elin, yüzün çamur bu ne Git ahırda kızınsene Laf istemem uzun çene Ben köşede sen dışarda
Çarık söylüyor:
Sen de deri, ben de deri Görüyon mu kör kaderi Sen tutmuşsun mevkileri Sen köşede ben dışarda
Mes söylüyor:
Neler gördüm tezgahlarda Hiç gezmedim uzaklarda Hakkım vardır bu haklara Ben köşede, sen dışarda
Çarık söylüyor:
Güzel güzel halı kilim Senin kılın benim kılım Tepeleyip etme zulüm Sen köşede ben dışarda
Mes söylüyor:
Ben kimseye etmem zulüm Ne çare ki böyle yolum Halı gene benim halım Ben köşede sen dışarda
Çarık söylüyor:
Sen gezersin halılarda Güzel güzel balolarda Ben gezerim çalılarda Sen köşede ben dışarda
Mes söylüyor:
Mes çarıktır, çarık mestir Yürürlerse aynı sestir Veysel söyler bir nefestir Gah içerde, gah dışarda
ÇIRPINIP İÇİNDE
Çırpınıp içinde döndüğüm deniz Dalgalanır coşar rüzgarından Mevce gelir coşar inleyen aşkım Ah çektikçe kaynar gelir derinden
Derya coşar inci saçar kenara Aşk ehli dayanır ateşe kara Bülbüller gül için giyinler kara Seherler uyanır gülizarından
Dert ile mihnete dalmayan aşık Ne yemiş ne doymuş eli bulaşık Kınama Veysel'i fikri dolaşık Ayrılmış yarinden yar diyarından
ÇOK YALVARDIM ÇOK YAKARDIM
Çok yalvardım çok yakardım Uyanmadı kara bahtım Şansım küsmüş etmez yardım Uyanmadı kara bahtım
Uyur uyanmaz ikbalim Nic olacak benim halim Boynuna olsun vebalim Uyanmadı kara bahtım
Kader kadere eş oldu Ağladım gözüm yaş oldu Uzun boylu savaş oldu Uyanmadı kara bahtım
Tecellim bozuk temelden Gitti gençlik çıktı elden Aşka mahkumuz ezelden Uyanmadı kara bahtım
Kısmet beni diyar diyar Dolandırır bilmem ne var Veysel oldu candan bizar Uyanmadı kara bahtım
DALGIN DALGIN SEYREYLEDİM ALEMİ
Dalgın dalgın seyreyledim alemi Renkler ne çiçekler ne koku ne Bir arama yaptım kendi kafamı Görünen ne gösteren ne görgü ne
Çeşitli irenkler türlü görüşler Hayal midir rüya mıdır bu işler Tatlı muhabbetler güzel sevişler Güzellik ne sevda nedir sevgi ne
Göz ile görülmez duyulan sesler Nerden uyanıyor bizdeki hisler Şekilsiz gölgesiz canlar nefesler Duyulan ne duyuran ne duygu ne
Kimse bilmez dünya nasıl kurulmuş Her cisime birer zerre verilmiş Cümle varlık bir kuvvetten var olmuş Gelen ne giden ne yol ne yolcu ne
Herkese gizlidir bu sırr-ı hikmet Her nesnede vardır bir türlü ibret Veysel'i söyletir bir büyük kuvvet Söyleyen ne söyleten ne Tanrı ne?
DELİ GÖNÜL DEĞME ÇAYDAN BULANMAZ
Deli gönül değme çaydan bulanmaz Coşarsa dalgası kendinden olur Derdsiz aşık diyar diyar dolanmaz Gezdirir kavgası kendinden olur
Gönüle delidir demiştik baştan Üşenmez borandan ıslanmaz yaştan Boğulmaz denizden yenmez ateşten Ateşi kor közü kendinden olur
Gönül bir deryadır dalgası dinmez Her güzele meyil verip dost denmez Taşıma su ile değirmen dönmez Dökülür çarka su kendinden olur
Yüce dağlar ova gibi düzlenmez Veysel muhannetten kerem gözlenmez Tilki gölgesine arslan gizlenmez Yiğidin gölgesi kendinden olur
DOSTLAR BENİ HATIRLASIN
Ben giderim adım kalır, Dostlar beni hatırlasın. Düğün olur, bayram gelir, Dostlar beni hatırlasın.
Can bedenden ayrılacak, Tütmez baca, yanmaz ocak, Selam olsun kucak kucak, Dostlar beni hatırlasın.
Açar solar türlü çiçek Kimler gülmüş, kim gülecek Murat yalan, ölüm gerçek, Dostlar beni hatırlasın.
Gün ikindi akşam olur, Gör ki başa neler gelir, Veysel gider, adı kalır Dostlar beni hatırlasın
DURUM..
Dünya debdil oldu durum değişti. Kimi aya gider kimi cennete. Dünya güzellendi itibar düştü, Anne baba yoksun kaldı hürmete.
Bin dokuzyüz altmışyedi yılında Çirkin sözler gezer halkın dilinde Ud edep kalmadı kızda gelinde Büyükler küçüğe gelir minnete
Bakmaz mısın insanların işine Kötülükler doğar peşi peşine Mezhep kavgasından din döğüşüne Sanki varıp sığmamışlar cennete.
Kimisi söz verir sözünde durmaz Hakikati doğru sözü duyurmaz İşlediği suçun farkına varmaz Ne yüzle varacağız ahirete
Kötülükler memlekete kök saldı Fitnelik fesatlık arttı çoğaldı Bu işin ıslahı Allah'a kaldı Ulu Tanrım yardım etsin millete.
Tezvirlerin işi gider ileri Yalancıya itibar çok ekseri Hilekarın sahtekarın işleri Yol açıyor rezalete nefrete.
Gitmiyor gönlümün kederi, yası Doğru söyleyene diyorlar asi Bitmez bu dünyanın kuru davası Çekil Veysel bir köşe-yi vahdete.
DÜNYA GENİŞ İDİ ŞİMDİ DARALDI
Dünya geniş idi şimdi daraldı Çıkıp gideceğin yer belli değil Yetmiş altı yıldır alır satarım Bakmadım deftere kar belli değil
Seyrettim alemi dünya dar dedim Ay dünya, arası sanki bir adım Denizi karayı ölçtüm aradım Adalar içinde var belli değil
Avrupa Asya ayrı bir kıta Bir yıllık yol idi deveye ata Uçaklar sığdırdı beş on saata Daha neler çıkar dur belli değil
Hırsızlar çalardı at ile para Şimdi çalıyorlar uçak-tayyare Bekar kalsam dünür olsam dullara İstenecek başlık ver belli değil
Evlattan uşaktan fayda bekleme Binde bir bulunur o da tekleme Cahil insan gül ise de koklama Ayvası turuncu nar belli değil
Ne oğluna güven ne de kızına Doğru söylen kulak vermez sözüne Yalvar yakar getiremen izine İçimde bir ateş kor belli değil
Bu kahpe dünyanın sonu vefasız Beş günlük ömrünü geçir kavgasız Diyorlar Veysel'e sersem kafasız Başımda duman var kar belli değil
DÜNYADA TÜKENMEZ MURAD VAR İMİŞ
Dünyada tükenmez murad var imiş Ne alanı gördüm ne murad gördüm Meşakkatin adın Murad koymuşlar Dünyada ne lezzet ne tad gördüm
Ölüm var dünyada yok imiş murad Günbegün artıyor türlü meşakkat Kalmamış dünyada ehli kanaat İnsanlar içinde çok fesat gördüm
Nusverani Adil nerede tahtı Süleyman mührünü kimse bıraktı Resulü Ekrem'in kanunu haktı Her ömrün sonunda bir feryat gördüm
Var mıdır dünyaya gelip de kalan Gülüp baştan başa muradın alan Muradı maksudu hepsi yalan Ölümü dünyada hakikat gördüm
Dönüyor bir dolap çarkı belirsiz Çağlayan bir su var arkı belirsiz Veysel neler satar narkı belirsiz Ne müşteri gördüm ne hesap gördüm
EĞER GÖRSE İDİM GÖZ İLE SENİ
Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı Avlasam çöllerde saz ile seni Bulunmaz dermanı yoktur ilacı Vursam yaralasam söz ile seni
Kurulma sevdiğim güzelim deyin Bağlanma karayı alları geyin Ben bir çoban olsam sen de bir koyun Seslesem elime tuz ile seni
Koyun olsan otlatırdım yaylada Tellerini yoldurmazdım hoyrada Balık olsan takla dönsen deryada Düşürsem toruma bez ile seni
Veysel der ismini koymam dilimden Ayrı düştüm vatanımdan ilimden Kuş olsan da kurtulmazdın elimden Eğer görse idim göz ile seni
EŞİN YOKTUR BULAMADIM
Senin aşkın beni mecnun Edem dedi olamadım Ben bu aşka hiç bir derman Çok aradım bulamadım
Aşkın beni etti deli Kah boşaldım gahi dolu Candan sevdiğim güzeli Alam dedim alamadım
Ben o yare olsam köle Sevdası var başa bela İsyan ettim bile bile Kusurumu bilemedim
Ben bir ceset sen bir cansın Hem dinimsin hem imansın Bana benden yakın sensin Dost yolunda ölemedim
Varım yoğum bir Veysel'in Peşinden tutuşmuş elim Ey benim nazlı güzelim Eşin yoktur bulamadım
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1136 Başarı Sistemi : 2 Kayıt tarihi : 19/02/10 Yaş : 36 Nerden : Ankara
Konu: Geri: Aşık Veysel Bütün Şiirleri C.tesi Şub. 20, 2010 12:03 pm
EY HOCAM KARIŞMA HİKMETULLAHA
Ey hocam karışma Hikmetullaha O derya derindir giren boğulur Allah birdir inanmışız Allaha İki diyen o dergahtan kovulur
Aslım Türktür Elhamdüllah Müslüman Şükür Amentüye etmişiz iman Kalbime yaraşmaz şirk ile gumen Kalbimiz nur ile dolu sayılır
Karışma hikmete halini konuş Müşkülat var ise üstad bul danış Bu sırrın aslına eren olmamış Bir ermiş varsa veli sayılır
Sen mi attın dünyanın temel taşını Ne bilirsin yaradanın işini Görsene dünyanın yürüyüşünü Burdan söyle Vaşingtonda duyulur
Yürü ileriye bakma geriye Nasıl işler bakmaz mısın arıya Nar-d-Allahın Nur-d-Allahın nurriye Cehennem yobazın yolu sayılır
Cahil ile sohbet etmek zor olur Kulağı sağırdır gözü kör olur Her sözünde kavga niza var olur Cahiller dikenli çalı sayılır
Yetişmeyecek yere elin uzatma Ben bilirim diye halkı aldatma Manasız mantıksız kem laf sarfetme Boş sözler kavganın dili sayılır
Baykuş gibi durup durma yuvada İnsanlar kuş olmuş gezer havada Giriş Veysel kollarını sıva da Çalışan Allah'ın kulu sayılır
GALİBA DÜNYANIN SONUNA GELDİK
Galiba dünyanın sonuna kaldık Gelin belli değil kız belli değil Ne nasihat duyduk ne öğüt aldık Sohbet belli değil söz belli değil
Dünya güzellendi tadı kalmadı İnsanın edebi udu kalmadı Günahın sevabın adı kalmadı Hakikata giden iz belli değil
Aylarca yol çeken develer atlar Onları kurtardı bu ferasetler İnsanlar yol için taktı kanatlar Yokuş belli değil düz belli değil
Hasta gönlün tedavisi zoraldı Gizli sır kalmadı aşikar oldu İrenkler çoğaldı boya bozuldu Kumaş belli değil bez belli değil
Veysel nene gerek dünyanın hali Kimi hasır dokur kimisi halı Tam çalgıya karıştırdık kavalı Davul belli değil saz belli değil
GÖKLERDEN SÜZÜLDÜM TERTEMİZ İNDİ
Göklerden süzüldüm tertemiz indim Yere indim yedi renge boyandım Boz bulanık bir sel oldum yürüdüm Çeşit çeşit türlü renge boyandım
Azgın azgın çağlayarak akarak İnsafsızca tahrip edip yıkarak Ne utandım ne kimseden korkarak Kusur günah kirli renge boyandım
Bir kuru sevdanın peşine düştüm Nice kayalardan taşlardan uçtum Irmağa kavuştum kendimden geçtim Utandım da kirli renge boyandım
Yüzlerimi yere vurdum süründüm Çok dolandım ırmak oldum göründüm Eleklerden geçtim yundum arındım Kamilane karlı renge boyandım
Irmak olup kavuşunca denize Dalgalandık coştuk taştık biz bize Çok zaman seyrettim aya yıldıza Aydın parlak nurlu renge boyandım
Veysel yoktan geldim yok olup geçtim Ben deyenler yalan gerçeği seçtim Bir buhar halinde göklere uçtum Kayboldum o sırlı renge boyandım.
GÖNÜL SANA NASİHATİM
Gönül sana nasihatim Çağrılmazsan varma gönül Seni sevmezse bir güzel Bağlanıp da durma gönül
Ne gezersin Şam'ı Şark'ı Yok mu sende hiç bir korku Terkedersin evi barkı Beni boşa yorma gönül.
Yorulursun gitme yaya, Hükmedersin güne aya, Aşk denilen bir deryaya Çıkamazsın girme gönül.
Ben kocadım sen genceldin, Başa bela nerden geldin Kahi indin kah yükseldin Şimdi oldun turna gönül.
Bazı zengin bazı züğürt, Bazı usta bazı sakird Bazı koyun bazı aç kurt Her irenkten derme gönül
Veysel gönülden ayrılmaz, Kahi bilir kahi bilmez, Yalan dünya yarsız olmaz, İster saçı sırma gönül.
GÜZELLİĞİN
Güzelliğin on para etmez Bu bendeki aşk olmasa Eğlenecek yer bulaman Gönlümdeki köşk olmasa.
Kim okurdu kim yazardı Bu düğümü kim çözerdi Koyun kurt ile gezerdi Fikir başka başk'olmasa.
Güzel yüzün görülmezdi Bu aşk bende dirilmezdi Güle kıymet verilmezdi Aşık ve maşuk olmasa.
Senden aldım bu feryadı Bu imiş dünyanın tadı Anılmazdı Veysel adı O sana aşık olmasa.
HAYAL BANA YAKIN
Hayal bana yakın yar bana uzak Sevdası başıma dolanır gitmez Aşkına düşeli yar bana uzak Yüz bin öğüt versen biri kar etmez
Senin aşkın beni kıldı urusvay Düşmüşüm peşinde koşarım hay hay Kabul et kapında beni de kul say Dost yoluna ölür aşık ar etmez
Ey beni bu derde giriftar eden Eski muhabbeti kaldırdın neden Gönül ister kavuşmayı ölmeden Gül olmasa bülbül ah u zar etmez
Beni yakan yansın aşkın narına Gönül düştü bir zalimin toruna Bakmaz mısın bu VEYSEL'in zarına Ah çeker ağlarım yar elim yetmez.
İSTANBUL....
Sevgisi içimde yaşayıp duran Nazlı güzellerin şirin İstanbul Hayali kafamda hükümdar süren Görmez gözlerime görün İstanbul
Ortasında deniz kenarlar kara Bu dünyada cennet olmuş kullara Mehtapta sandallar ne hoş manzara Sahildir yayladır yerin İstanbul
Gemilerin gelir peşi peşine Şöhretin yayılmış hudut dışına Ayrı bir güzellik başlı başına Sevgi muhabbetin derin İstanbul
Fatih Mehmet Sultan temeli kurdu Ondan sonra oldu Türklerin yurdu Edirne'den gelen o büyük ordu Ayyıldız bayrak nurun İstanbul
Denizler kilidi boğazların var Dünyaya haykıran avazların var Yılmaz Türk Ordusu şahbazların var Ferah tut gönlünün serin İstanbul
Dünya güzelliği sendedir mevcut Hususi özenmiş yaratmış Mabut Herkesin gönlünde vardır bir maksut Halis Türk maksadın varın İstanbul
Edipler şairler yetişmiş sende Ehl-i aşklar yanmış tutuşmuş sende Bir aciz kimseyim Veysel'im ben de Seversen olayım yarin İstanbul
İŞDE HİYLE SÖZDE YALAN OLMASA
İnsanoğlu doğru yoldan şaşmazdı İşde hiyle, sözde yalan olmasa Türlü türlü felakete düşmezdi İşde hiyle, sözde yalan olmasa
İstemezdi alış verişte senet Kafalara yerleşmezdi ihanet Ne zina olurdu ne çapkın evlat İşde hiyle, sözde yalan olmasa
Ne bir yetim hakkı ne de bir rüşvet Yanmazdı gönüller olurdu hep şad Derdim anlatırken denmezdi kapat İşde hiyle, sözde yalan olmasa
Bu güzel sohbette olmazdı fıs fıs Çirkin ise meyyal olmazdı nefis Ne cinayet ne hırsız ne hapis İşde hiyle, sözde yalan olmasa
Ortadan kalkardı günah musibet Aşıklar olurdu hak ve hakikat Herkes için açık olurdu cennet İşde hiyle, sözde yalan olmasa
Tamuda olmazdı kullara ceza Olsa temiz ahlak ve husni-i rıza Hiç şüphe girmezdi gönüle göze İşde hiyle, sözde yalan olmasa
Yalancılar belki kızar bu işe Yalan ayaktadır çıkamaz basa Kemlik düşünür mü kardeş kardeşe İşde hiyle, sözde yalan olmasa
VEYSEL bu yollarda sarfeder nefes Herkesin elinde gezer bir kafes Binbir türlü derdi çeker mi herkez İşde hile, sözde yalan olmasa
KARA TOPRAK
Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık yarim kara topraktır. beyhude dolandım, boşa yoruldum Benim sadık yarim kara topraktır. Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum Her türlü istediğim topraktan aldım Benim sadık yarim kara topraktır
Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi Kazma ile dövmeyince kıt verdi Benim sadık yarim kara topraktır
Adem'den bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyve bitirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sadık yarim kara topraktır.
Karnın yardım kazmayınan, belinen Yüzün yırttım tırnağınan, elinen Yine beni karşıladı gülünen Benim sadık yarim kara topraktır
İşkence yaptıkça bana gülerdi bunda yalan yoktur herkes de gördü Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi Benim sadık yarim kara topraktır.
Havaya bakarsam hava alırım Toprağa bakarsam dua alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sadık yarim kara topraktır.
Bir dileğin varsa iste Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan Benim sadık yarim kara topraktır.
Hakikat istersen açık bir nokta Allah kula yakın, kul da Allah'a Hakkın gizli hazinesi toprakta Benim sadık yarim kara topraktır.
Bütün kusurumu toprak gizliyor Melhem çalıp yaralarım düzlüyor Kolun açmış yollarımı gözlüyor Benim sadık yarim kara topraktır.
Her kim ki olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel'i bağrına basar Benim sadık yarim kara topraktır.
KIRK YAŞIMDAN SONRA KALBİME İLHAM
Kırk yaşımdan sonra kalbime ilham Erişti Mevladan bir ihsan oldu Hakk'ı bilenlere hazırdır her an İnkar edenlere sır nihan oldu
Varlık noktasını açık gösterdi İrade-i cuz'un eline verdi Hakk'ı bilen her eşyayı Hak gördü Vücudun şehrine o sultan oldu
Sağda solda arşta kürste her yerde Hazırdır münkirin gözünde perde Diyen bilmez bilen demez bir ferde Akıl ermez sırrı bir süphan oldu
Zahir batın her irenkten görünür Gani doğar amma gahi dulunur Nerde baksan orda hazır bulunur Kim demiş hakkında lamekan oldu
Nuru ile bu alemi kapladı Azimdir kerimdir gafurdur adı Sefil Veysel Hak'tan ister muradı Muradlar verecek cömertkan oldu.
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1136 Başarı Sistemi : 2 Kayıt tarihi : 19/02/10 Yaş : 36 Nerden : Ankara
Konu: Geri: Aşık Veysel Bütün Şiirleri C.tesi Şub. 20, 2010 12:03 pm
KIZILIRMAK
Daima bulanın, asla durulman, Nedir bu sendeki hal, Kızılırmak? Çağlayıp akarsın, hiç mi yorulman? Seni zapteyleyemez göl, Kızılırmak.
Bahar gelir, bulanırsın, coşarsın, Dalga vurur, kenarlara taşarsın. Dünya kurulalı böyle yaşarsın, Tükenmez ömrün var bol, Kızılırmak.
Toplanır suların yayladan, köyden, Kuvvetler alırsın çeşmeden, çaydan. Fariğ olup vazgeçmen mi bu huydan? Kimseye vermezsin yol, Kızılırmak.
Yel estikçe dağlar karın eritir, Güneş olur, çayır çimen yürütür; Dünyada bâkisin, hükmün câridir, Sana kuvvet verir sel, Kızılırmak.
Zara dağlarından toplaşın gelin, Sivas'ın kenarın dolaşın gelin, Yıldız ırmağına ulaşın gelin, Göksu'yu beraber al, kızılırmak.
Kızıldağ'dan doğru çıkıp gelişin, Kayseri'de Karasu'ya karışın, Cahdın nedir, yola devam çalışın, Delice ırmağın bul, Kızılırmak.
Ulu sular ile akıp gidersin, Tavşanlı dağına bakıp gidersin, Uğradığın yeri yıkıp gidersin, Git Karadeniz'e dol, Kızılırmak.
Veysel'in gözünden çağlayan sular; Derdim gizli durur, yüzlerim güler, Seni tutsun beni tutan uykular, Derin uykulara dal, Kızılırmak.
MECNUN GİBİ DOLANIYORUM ÇÖLLERDE Mecnun gibi dolanıyorum çöllerde Hayal beni yeldiriyor yel gibi Ah çeker ağlarım gurbet ellerde Durmaz akar gözüm yaşı sel gibi
Bir güzelin mecnunuyum ezelden Veremem telkini gelmiyor elden Yandım ateşine can u gönülden Görmesem günlerim uzar yıl gibi
Hesapsız haftalar yıllar geçiyor Evvel benim idi şimdi kaçıyor Varıp düşmanlara derdin açıyor Beni görüp saklanıyor el gibi
Zincirsiz kösteksiz bağladı beni Tatlı diliyle eğledi beni Yurdumdan yuvamdan eyledi beni Yarsız dunya malı bana pul gibi
Aşkın beni deryalara daldırdı Bazı ağlatır da bazı güldürür İster azat eyler ister öldürür Sefil Veysel kapısında kul gibi
GİNE Mİ AĞLADIN KİRPİKLER NEMLİ
Gine mi ağladın kirpikler nemli Dostum niçin giyinmişsin karalar Çiğ düşmüş gül gibi yüzünden belli Senin derdin bu sinemi yaralar
Aziz dostum seni kimler ağlattı Tecelli derdini derdime kattı Yalan dünya nicelerini ağlattı Kim bilir ki son mekanın nereler
Bu can bu cesede girelden beri Aldık başımıza türlü kaderi Çaresiz çaresiz ileri geri Vakit gelir tamam olur sıralar
Cefanın sefanın farkı yok bence Eğer düşünürsek inceden ince Her ikisi de son haddine varınca Dümdüz olur iniş yokuş dereler
Mihnet-i dünyaya tahammül gerek Kahi ağlayarak kahi gülerek Geçti günüm gözyaşlarım silerek VEYSEL arar dertlerine çareler
HEPİMİZ BU YURDUN EVLATLARIYIZ
Bu nasıl kavgalar çirkin döğüşler Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Yolumuza engel olur bu işler Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Birleşiriz bir bayrağın altında Biz Türklerin ikilik yok aslında Yanar tutuşuruz vatan aşkında Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Hedef alıp dövüştüğün kardeşin Seni yaralıyor attığın taşın Topluma zararlı yersiz savaşın Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Herkes ilim deryasında yüzüyor Çıkmış ayın çevresinde geziyor Yazık bize yollarımız uzuyor Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Kitaplar yazılmış nasihat dolu Birlikte güçlenir gençliğin kolu Gençliğe emanet ****** yolu Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Söyler Veysel sözlerinden vazgeçmez Bulanık çeşmeden kimse su içmez Ganadı olmasa kuşlar da uçmaz Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
NELER YAPTI BANA KADER
Neler yaptı bana kader Uyansana kara bahtım Yel değdikçe erir gider Karşı dağda kara bahtım
Tecellinin ters kalemi Bana dar etti alemi Dedim güzel sar yaremi Çıkageldi hora bahtım
İçimden gitmez kederim Mihnet ile doldu derim Dünya kalsın ben giderim Bilet veren kara bahtım
Yükün aldı gam kervanı Terk edip gider bu hanı Bilinmez nerde mekanı Göğe bahtım, yere bahtım
Bu bir sır ki açıklanmaz Diyen bilmez, bilen demez Öyle bir yol giden gelmez Uzar gider ara bahtım
Veysel söyler derdi çoktur Ecel gelir ölüm Haktır Saklanmıya imkan yoktur Ora bahtım bura bahtım
SABAHTAN BİR GÜZEL GÖRDÜM
Sabahtan bir güzel gördüm Suya gelmişti pınara Aradım aslını sordum Aşıkım hüsn-ü dilbere
Bahçedeki taze fidan Seherde kalkmış uykudan Salınarak suya giden Ala gözlü kaşı kara
Gider yolda üğrünerek Sandım aslı huri melek Cilveli nazlı gülerek Benleri var sıra sıra
Boyu selvi çınar gibi Gökte turna döner gibi Dala bülbül konar gibi Avaz veriyor kuşlara