MaLıKöY
MaLıKöY
MaLıKöY
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


MaLıKöY Forum Hoş geldin, .
Son Ziyaretiniz: Perş. Ocak 01, 1970
Mesaj Sayınız: 0

 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapYardım


Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» Gerber8.2+Türkçe Yama Tek Link...kurulum anlatımlı..
Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri EmptyPaz Eyl. 22, 2013 10:04 pm tarafından nilcem

» 3D Instructor 2.0: Home version (2010) Full Caps Torrent hızlı Zamunda İndir
Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri EmptyPtsi Tem. 29, 2013 6:46 pm tarafından xkral

» Volsoft MyCafe 2009 - Volsoft MyCafe 2009 İnternet Kafe PlayStation Yönetim Programı
Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri EmptySalı Şub. 05, 2013 7:54 pm tarafından tolgaduru69

» Avatar / Türkçe Dublaj DVDrip Torrent İndir
Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri EmptyC.tesi Mayıs 05, 2012 3:19 pm tarafından zeynolim

» yemek tarifleri sitesi
Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri EmptyPerş. Ekim 27, 2011 9:07 pm tarafından reddragon35

» sultan papağanları
Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri EmptyPaz Ekim 09, 2011 7:33 pm tarafından reddragon35

» forum türkiye
Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri EmptyCuma Eyl. 02, 2011 4:52 pm tarafından reddragon35

» Web Tasarım
Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri EmptyPtsi Ağus. 29, 2011 12:39 pm tarafından reddragon35

Haber Köşesi
Habertürk
MalıKöY Forum Haber
Reklam Alanı
Tavsiye Siteler
Traffic Rank

 

 Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 1136 Başarı Sistemi : 2 Kayıt tarihi : 19/02/10 Yaş : 36 Nerden : Ankara

Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri Empty
MesajKonu: Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri   Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri EmptyPtsi Şub. 22, 2010 2:09 am

ÇİLE

Gâiblerde bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tulbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı

Ateşten zehrini tattım bu okun,
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı

Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikâmet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye

Bu nasıl bir dünya, hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

*
*
*
*

Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?

Bir fikir ki sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selâm, selam sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

Uyku, katillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.

Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle...

Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateş de, cımbız da yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.

*
*
*
*

Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!

Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık.
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.

Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehir kıymık gibi, beynimde.

Lûgat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?

Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan muhacir; eşyadan öksüz?

Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!

Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.

*
*
*
*

Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.

Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mâverâ dede.
Yandı sırça saray, ilahi yapı,
Binbir âvizeyle uçsuz maddede.

Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
İçiçe mimari, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!

Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.

Kaçır beni âhenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta.
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta.

Öteler, öteler, gâyemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim.
Gökte saman yolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak...


NUR

Sen ol dersin ve olur!

Pırıltı dolu billur,
Çığlık içinde fağfur.
Bir renk bize öteden
Ve bir ses o besteden
Nur bize Allah ' ım nur!

Büyük divan ve huzur......
Bekliyor mezarı Sûr.
Sonsüzlük ölümsüzlük
Bitmez tükenmez düzlük;
Nur bize Allah ' ım nur!

Güneşşi tuttu çamur;
Elmas mahçup zift mağrur.
Yakın kandili yakın;
Ne donanma ne yangın
Nur bize Allah 'ım nur!

Sen ol dersin ve olur!

SEN

Senden, senden, hep senden,
Akisler aynalarda.
Göğe çıksam mahzenden;
Hasretim turnalardan.

Seni buldun bulduysam;
Gökten bir davet duysam!
Ben ki, suçumu yuysam,
Su biter kurnalarda.

Garibe sensin vatan,
Nur yurdunu aratan!
Sensin, sensin yaratan,
Rahmetli analarda.


OLMAZ MI?

Yön yön sarılmışım ne yana baksam;
Sarılan olur da saran olmaz mı?
Kim bu yüzü çizen sanatkâr ressam;
Geçip de aynaya, soran olmaz mı?

Bir parçacığım ben, bütüne hasret;
Zaman döne dursun, o güne hasret;
Ruhumsa zamanın üstüne hasret;
Ebediyet boyu bir ân... Olmaz mı?


EN YAKIN

Bütün insanlığı dövsen havanda,
Zerre zerre herkes yine yalınız.
Boşlukta yol alan uçsuz kervanda,
Her şey tek başına, dağ, taş ve yıldız.
Herkes bir vücutsuz hayal peşinde;
Eşini kaybetmiş herkes eşinde.
İçinizde yiv yiv derinleşin de,
Çıksın karşınıza en yakınınız!



İŞARET

O ki, pınar başında çeker suya hasreti;
Kadınında kadına, yurdunda yurda hasret.
Yalan dünyada bütün görünüşler iğreti;
Her şey, o şeye hazin benzeyişten ibaret.

Var olan yoklukların ömrünü sürüyorum!
Aşklar bomboş kuruntu, hürriyetler esaret!
Yalnız, 'Rakip' ismiyle Allah'ı görüyorum!
Bir yokluk ki, bu dünya, var olandan işaret...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://malikoy.yetkin-forum.com
 
Necip Fazıl KISAKÜREK Şiirleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Fazıl Hüsnü Dağlarca Şiirleri
» Karacaoğlan ŞiiRLeri
» Ozan Arif - Şiirleri
» Aşık Veysel Bütün Şiirleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MaLıKöY :: Aşk & Sevgi Bölümü :: Şiirler-
Buraya geçin: