Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1136 Başarı Sistemi : 2 Kayıt tarihi : 19/02/10 Yaş : 36 Nerden : Ankara
| Konu: Karacaoğlan ŞiiRLeri C.tesi Şub. 20, 2010 11:58 am | |
| ANNACINA ALMIŞ KOCA BERİD'İ
Annacına almış koca Berid'i
Farıdı da deli gönlüm farıdı
Hazret Nuh'tan beri kimler var idi
Nuh'un tufanını bilin mi meşe
Anacına almış koca ardıcı
Başına yağar da boranla gıcı
Gittin Kâbe'ye de oldun mu hacı
Ol Beyt-Şerif'e yüz sürdün mü meşe
Şu meşenin bin incecik yolu var
Sayamadım yüz bin türlü dalı var
Şu dünyanın yüz bin türlü hali var
Şu dünyanın halinden bilin mi meşe
Karac'oğlan der bu da böyle olsun
Başındaki kuru dalın göğersin
Senin bahşışını Bertiz'li versin
Ol Bertiz'in halini da bilin mi meşe
BAĞLANDI YOLLARIM KALDIM ÇARESİZ
Bağlandı yollarım kaldım çaresiz
Gayrı dünya bana aralandı gel
Derildi dertlerim artsız arasız
Üst üste dizildi sıralandı gel
Yârı görse idim haftada ayda
Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda
Azrail göğsümde canım hay hayda
Ciğerimin başı yaralandı gel
Karac'oğlan der ki başa yazıldı
Gözüm yaşı Ceyhun oldu süzüldü
Kefenim biçildi kabrim kazıldı
Mezarım üstü kar'alandı gel
BANA KARA DİYEN DİLBER
Bana kara diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi
Güzel ben seni isterim
Seni koynumda beslerim
Yüzünü güzel göreyim
Zülüfün kara değil mi
Boyun uzun belin ince
Yanakların olmuş gonca
Salıverirsin kolunca
Beliğin kara değil mi
Utanırım akar terim
Güzellikte yok benzerin
En sevgili makbul yerin
Saçların kara değil mi
Beni kara diye yerme
Mevlâ'm yaratmış hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir kara değil mi
Hind'den Yemen'den çekilir
İner Bağdad'a dökülür
Türlü taama ekilir
Biber de kara değil mi
Göllerde kuğular olur
Göğüs ak kara benlidir
Mısır'da çok zengin vardır
Kölesi kara değil mi
Pınara konan kuğunun
Kanadı beyaz çoğunun
Çöldeki Arab beyinin
Çadırı kara değil mi
İller de konup göçerler
Lâle sünbülü biçerler
Ağalar beyler içerler
Kahve de kara değil mi
Evlerinde sular akar
Güzelleri göze bakar
Hublar yanağına sokar
Sünbül de kara değil mi
Karac'oğlan der inşallah
Görenler desin maşallah
Kara donlu Beytullah
Örtüsü kara değil mi
BİR AYRILIK BİR YOKSULLUK
Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
BİR YİĞİT GURBETE GİTSE
Bir yiğit gurbete gitse
Gör başına neler gelir
Merdin sılayı andıkça
Yaş gözüne dolar gelir
Bağrıma basarım taşlar
Akıttım gözümden yaşlar
Yavrusun aldıran kuşlar
Yuvasına döner gelir
Kocadım çekemem nazı
Bağrıma dökemem közü
Yârin bana kötü sözü
Kara bağrım deler gelir
Evlerinin önü söğüt
Atalardan kalmış öğüt
Yârinden ayrılan yiğit
Sılasına döner gelir
Yaşa Karac'oğlan yaşa
Ben söylerim coşa coşa
İş düşünce garip başa
Düşünerek gider gelir
BİTTİ M'OLA ŞAM İLİNİN HURMASI
Bitti m'ola Şam ilinin hurması
Gitti m'ola ala gözün sürmesi
Hama'nın Humus'un telli turnası
Turna yârin selâm saldı gel diye
Bitti m'ola Şam ilinin gülleri
Aştı m'ola siyecinden dalları
Şu sefil Yakub'un şirin dilleri
Turna yârin selâm saldı gel diye
Bir ağaçta biter kırk yanal alma
Birinden gayriye elini sunma
Irak yakın diye eğlenip kalma
Turna yârin selâm saldı gel diye
Aşına da Karac'oğlan aşına
Yeni girmiş on üç on dört yaşına
Irak değil ak pınarın başına
Turna yârin selâm saldı gel diye
ÇIKIP YÜCESİNE SEYRAN EDERKEN
Çıkıp yücesine seyran ederken
Gördüm ak kuğulu göller perişan
Bir fıkrat geldi de durdum ağladım
Öpüp kokladığım güller perişan
Hayal hayal oldu karşımda dağlar
Eşinden ayrılan ah çeker ağlar
Dökülmüş yapraklar bozulmuş bağlar
Bülbülün konduğu dallar perişan
Yıkılmış dilberin mamur illeri
Susmuş bülbül söyler her dem dilleri
Dağılmış sünbülü solmuş gülleri
Yüzüne dökülmüş teller perişan
Karac'oğlan der ben toy avlamadım
Arab ata binip boylatamadım
Küstürdüm dilberi hoylatamadım
Dilberi küstüren diller perişan
| |
|
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1136 Başarı Sistemi : 2 Kayıt tarihi : 19/02/10 Yaş : 36 Nerden : Ankara
| Konu: Geri: Karacaoğlan ŞiiRLeri C.tesi Şub. 20, 2010 11:58 am | |
| ELÂ GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM
Elâ gözlüm ben bu ilden gidersem Zülfü perişanım kal melûl melûl Kerem et aklından çıkarma beni Ağla göz yaşını sil melûl melûl
Yiğit ey sevdiğim sen seni gözet Karayı bağla da beyazı çöz at Doldur ver bâdeyi bir dahi uzat Ayrılık şerbetin ver melûl melûl
Elvan çiçeklerden sokma başına Kudret kalemini çekme kaşına Beni unutursan doyma yaşına Gez benim aşkımla yâr melûl melûl
Karac'oğlan der ki ölüp ölünce Ben de güzel sevdim kendi halimce Varıp gurbet ile vâsıl olunca Dostlardan haberim al melûl melûl
ELİF
İncecikten bir kar yağar Tozar Elif Elif deyi... Deli gönül abdal olmuş Gezer Elif Elif deyi...
Elif’in uğru nakışlı Yavrı balaban bakışlı Yayla çiçeği kokuşlu Kokar Elif Elif deyi...
Elif kaşlarını çatar Gamzesi sineme batar. Ak elleri kalem tutar Yazar Elif Elif deyi...
Evlerinin önü çardak Elif'in elinde bardak Sanki yeşil başlı ördek Yüzer Elif Elif deyi...
Karac'oğlan eğmelerin Gönül sevmez değmelerin İliklemiş düğmelerin Çözer Elif Elif deyi...
GENÇ OSMAN DESTANI
İbtida yürüyüş oldu Bağdad'a Sıçradı hendeği geçti Genç Osman Vuruldu bayraktar kaptı bayrağı İrişti bedene dikti Genç Osman
Kurşunlarım yağmur gibi yağarken Tütünlerim gök yüzünde dönerken Yıkılası Bağdad seni döğerken Şehitlere serdâr oldu Genç Osman
Eğerlensin kır atımın ikisin Fethedeyim düşmanların hepisin Sabah namazları Bağdad kapısın Mevlâ izin verdi açtı Genç Osman
Getirdin de Genç Osman'ı görelim Şahbazımız var idüğün bilelim Taht isterse tahtımızı verelim Vezirleri posttan indi Genç Osman
Sultan Murat Sultan Ahmed'in çırağı Ah edince getirdi ırağı Kudretten çatılı anın yüreği Dal kılıç yazıldı gitti Genç Osman
Karac'oğlan bunu böyle söyledi Askerleri dağı taşı boyladı Bir Bağdad'ı da gayet mehdeyledi Bin yiğide bir baş oldu Genç Osman
GÖNÜL KUŞU KALKTI UÇTU HAVAYA
Gönül kuşu kalktı uçtu havaya İn gönül dedim de indiremedim Aşıp aşıp gider karlı dağlara Dön gönül dedim de döndüremedim
Hûma kuşu gibi yüksek uçarsın Pervaz vurup Tercüman'ı geçersin Bin bir türlü dala konup göçersin Gönül sana mekân bulduramadım
Âleme sultansın vezirsin kendin Aç dedim açmadın ak göğsün bendin Yad ellere gönül verdin de döndün Gönül sana akıl erdiremedim
Karacaoğlan der nedir çareye Cerrah neyler yürekteki yareye Gönül düştü şimdi kaşı kareye Akar gözüm yaşın dindiremedim
GÖVEL ÖRDEK
Yeşil başlı gövel ördek Uçar gider göle karşı Eğricesin tel tel etmiş Döker gider yare karşı
Telli turnam sökün gelir İnci mercan yükün gelir Elvan elvan kokun gelir Yar oturmuş yele karşı
Şahinim var bazlarım var Tel alışkın sazlarım var Yare gizli sözlerim var Diyemiyom ele karşı
Hani Karac'oğlan hani Veren alır tatlı canı Yakışmazsa öldür beni Yeşil bağla ala karşı
GÜZEL NE GÜZEL OLMUŞSUN
Güzel ne güzel olmuşsun Görülmeyi görülmeyi Siyah zülfün halkalanmış Örülmeyi örülmeyi
Bahçende gülün güllenmiş Şeyda bülbülün dillenmiş Koynunda memen kirlenmiş Emilmeyi emilmeyi
Mendilin yudum arıttım Gülün dalında kuruttum İsmin ne idi unuttum Sorulmayı sorulmayı
Seğirttim ardından yettim Eğildim yüzünden öptüm Adın bilirdim unuttum Çağırmayı çağırmayı
Benim yârim bana küsmüş Zülfünü gerdana dökmüş Muhabbeti benden kesmiş Sevilmeyi sevilmeyi
Çağır Karac'oğlan çağır Taş düştüğü yerde ağır Yiğit sevdiğinden soğur Sarılmayı sarılmayı | |
|
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1136 Başarı Sistemi : 2 Kayıt tarihi : 19/02/10 Yaş : 36 Nerden : Ankara
| Konu: Geri: Karacaoğlan ŞiiRLeri C.tesi Şub. 20, 2010 11:59 am | |
| <tr valign="top">
Cevap : Karacaoğlan ŞiiRLeri
google_protectAndRun("ads_core.google_render_ad", google_handleError, google_render_ad);
HAKK'IN KANDİLİNDE GİZLİ SIR İDİM
Hakk'ın kandilinde gizli sır idim Anamın beline indirdin beni Ak mürekkep idim kızıl kan ettin Türlü irenklere yandırdın beni
Anamın karnında ben neler gördüm Yedi derya geçtim ummana daldım Dokuz aylık yoldan sefere geldim Bir kapısız hana indirdin beni
Ben de bildim şu dünyaya geldiğim Tuzlandım da çapıtlara belendim Bir zaman da beşiklerde eğlendim Anamın sütüne kandırdın beni
Beş yaşında akıl geldi başıma On yaşında gider oldum işime Varıp ta değince on beş yaşıma Bir kuru sevdaya yeldirdin beni
On beş yaşadım yirmiye yol oldu Otuzunda çevre yanım göl oldu Kırk yaşadım hayrım şerrim bell'oldu Hayrımı şerrimi bildirdin bana
Ellisinde yaşım yarısın geçti Altmışında yoluna yokuş düştü Yetmişinde biraz tebdilim şaştı Mertebe mertebe indirdin beni
Sekseninde beratçığım yazıldı Doksanında kan damarım üzüldü Yüz yaşında azalarım çözüldü Bir sabi masuma döndürdün beni
Karac'oğlan der ki yaktın yandırdın Ecel şarabın verdin kandırdın Emreyledin Azrail'i gönderdin Hiç de doğmamışa döndürdün beni
HASTA DÜŞTÜM HEY AĞALAR
Hasta düştüm hey ağalar Halim bilmez dağlar şimdi Düşman gibi dost karşımda Zülüflerin bağlar şimdi
Etmedim ahd ü zamanı Geçti mihnetin zamanı Yitirdim kaşı kemanı Gözüm yaşı çağlar şimdi
Del'oldum kanman sözüme Dost hançer vurdu özüme O yâr bakmıyor yüzüme Yas çekecek çağlar şimdi
Balaban uçurdum gölden Tor şahin kaçırdım koldan Yazık fırsat gitti elden Mecnun oldum beyler şimdi
Fırkat oldu yaktı canım Feryatla geçer zamanım Yaralandım akar kanım Karac'oğlan ağlar şimdi
İLLERİ VAR BİZİM İLE BENZEMEZ
İndim seyran ettim Firengistan'ı İlleri var bizim ile benzemez Levin tutmuş goncaları açılmış Gülleri var bizim güle benzemez
Göllerinde kuğuları yüzüşür Meşesinde sığınları böğrüşür Güzelleri türkü söyler çığrışır Dilleri var bizim dile benzemez
Seyr edüben gelir Karadeniz'i Kanları yok sarı sarı benizli Öğün etmiş kara domuz etini Dinleri var bizim dine benzemez
Akılları yoktur küfre uyarlar İmanları yoktur cana kıyarlar Başlarına siyah şapka geyerler Beyleri var bizim beye benzemez
Karac'oğlan eydür dosta darılmaz Hasta oldum hatırcığım sorulmaz Vatan tutup bu yerlerde kalınmaz İlleri var bizim ile benzemez
İNCECİKTEN BİR KAR YAĞAR
İncecikten bir kar yağar Tozar Elif Elif diye Deli gönül abdal olmuş Gezer Elif Elif diye
Elif'in uğru nakışlı Yavru balaban bakışlı Yayla çiçeği kokuşlu Kokar Elif Elif diye
Elif kaşlarını çatar Gamzesi sineme batar Ak elleri kalem tutar Yazar Elif Elif diye
Evlerinin önü çardak Elif'in elinde bardak Sanki yeşil başlı ördek Yüzer Elif Elif diye
Karac'oğlan eğmelerin Gönül vermez değmelerin İliklemiş düğmelerin Çözer Elif Elif diye
İZİN VER HEY AĞAM BEN DE GİDEYİM
İzin ver hey ağam ben de gideyim Ah çekip de arkam sıra ağlar var Bakarım bakarım sılam görünmez Aramızda yıkılası dağlar var
Coşkun sular gibi akıp durulma Kuru gazel* gibi esip savrulma Nerde güzel görsen ona çevrilme Bizim ilde cana kıyar beyler var
Karşıdan karşıya yanar bir ışık Bunu söyleyenin dilleri âşık Bu buğday benizli zülfü dolaşık Gitme diye beni yolda eğler var
Karacaoğlan der ki kendim öğeyim Taşlar alıp kara bağrım döğeyim Güzel sevme derler nasıl sevmeyim Kaşlar arasında çifte benler var
SANA DEDİM ALLI GELİN HAS GELİN
Sana dedim allı gelin has gelin Suya gider sağ elinde tas gelin Yedi yıldır ben sevdana düşeli Kerem eyle şu sevdamı kes gelin
Zalim aşk elinden içmişim ağı Senin için dolanırım bu dağı Alam beliğine altın saç bağı Tak saçına ince bele as gelin
Ben seni severim sen de seversen İnsan olman el sözüne uyarsan Çizme olam ayağına geyersen Ökçesin de çamurlara bas gelin
Bir gül oldum zemheride açıldım Açıldım da kız koynunda geçindim Kumaş oldum terzilerde biçildim Geyin sarıl ak tahtaya bas gelin
Karac'oğlan der ki nic'olur halım Yoluna dökülsün olanca malım Geyin kutnu kumaş karşımda salın Ko desinler şu yiğitin şu gelin
ŞOL DERGÂHTAN DÖNSÜN YÜZÜM
Şol dergâhtan dönsün yüzüm Ölünce sevmezsem seni Kan ağlasın iki gözüm Ölünce sevmezsem seni
Muradıma ermeyeyim Hak didârın görmeyeyim Gonca gülün dermeyeyim Ölünce sevmezsem seni
Olsun hey efendim olsun Her kişi ettiğin bulsun Gözlerim kanlı yaş döksün Ölünce sevmezsem seni
Sırrım âleme faş olsun Bağrında biten taş olsun Gözlerim kanlı yaş olsun Ölünce sevmezsem seni
Karac'olan olur mürde Sen düşürdün beni derde Muhtaç olayım nâmerde Ölünce sevmezsem seni
ŞU GÖNLÜM EĞLENMEZ OLDU VARAYIM
Şu gönlüm eğlenmez oldu varayım Yollar beni sevdiğime ulaştır Merhaba eyleyip tavaf ettiğim Beller beni sevdiğime ulaştır
Gelen gider imiş şu kara yere Mansur cana kıydı çekildi dâra Hakk'ın kelâmını söyleyip bile Diller beni sevdiğime ulaştır
Oniki imam gülbengine erişem Anda keramet var Hakk'a yetişem Baharda açılıp bülbül ötüşem Güller beni sevdiğime ulaştır
Karac'oğlan der ki doğru yürürler Tamuya girmez uçmağa girerler El kavşurup Hakk'a karşı dururlar Kullar beni sevdiğime ulaştır
ÜRYAN GELDİM GENE ÜRYAN GİDERİM
Üryan geldim gene üryan giderim Ölmemeğe elde fermanım mı var Azrail gelmiş de can talep eder Benim can vermeğe dermanım mı var
Dirilirler dirilirler gelirler Huzur-ı mahşerde divan dururlar Harami var diye korku verirler Benim ipek yüklü kervanım mı var
Er isen erliğin meydana getir Kadir Mevlâ'm noksanımı sen yetir Bana derler gam yükünü sen götür Benim yük götürür dermanım mı var
Karac'oğlan der ki ismim öğerler Ağı oldu yediğimiz şekerler Güzel sever diye isnad ederler Benim Hak'tan özge sevdiğim mi var
VARA VARA VARDIM OL KARA TAŞA
Vara vara vardım ol kara taşa Hasret ettin beni kavim kardaşa Sebep ne gözden akan kanlı yaşa Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Nice sultanları tahttan indirdi Nicesin gül benzini soldurdu Nicelerin gelmez yola gönderdi Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Karac'oğlan der kondum göçülmez Acıdır ecel şerbeti içilmez Üç derdim var birbirinden seçilmez Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
YALANA DA DELİ GÖNÜL YALANA
Yalana da deli gönül yalana Yedi iklim çar köşeyi dolana Soğuk sulu yaylalarda sulana Meğer bu dünyanın sonu yoğ imiş
Bayrak çekip padişahlık sürmedim Gurbet ilde inim inim inledim Kulak verdim dört köşeyi dinledim Arkam sıra gıybet eden çoğ imiş
Başına bağlamış ibrişim puşu Her daim böyledir feleğin işi Tırnağın var ise başını kaşı Kardaştan kardaşa fayda yoğ imiş
Karac'oğlan der ki yorup yormadan Usandım ben el işine yelmeden Çok yaşayıp mihnet ile ölmeden Az yaşayıp bir dem sürmek yeğ imiş
YEŞİL BAŞLI GÖVEL ÖRDEK
Yeşil başlı gövel ördek Uçar gider göle karşı Eğricesin tel tel etmiş Döker gider yâre karşı
Telli turnam sökün gelir İnci mercan yükün gelir Elvan elvan kokun gelir Yâr oturmuş yele karşı
Şahinim var bazlarım var Tel alışkın sazlarım var Yâre gizli sözlerim var Diyemiyom ele karşı
Hanı Karac'oğlan hanı Veren alır tatlı canı Yakışmazsa öldür beni Yeşil bağla ala karşı
YÜRÜ BRE YALAN DÜNYA
Yürü bre yalan dünya Senden murad alınır mı Pek dolukmuş humar gözler Buna çare bulunur mu
Hem okudum hemi yazdım Yalan dünya senden bezdim Dağlar kovuğunda gezdim Yiten yavru bulunur mu
Bahçelerde biter nergis Ben ağlarım gece gündüz Seher vaktı doğan yıldız Yiten yavru bulunur mu
Karac'oğlan ağlar gülmez Halin nedir diyen olmaz Giden yavru geri gelmez Yiten yavru bulunur mu
| </tr>
| |
|