ÂLEM-İ SIR DA Kİ AŞK!
Bir varmış bir yokmuş, bir âlem varmış; Âlem-i Aşk adında ve orası
değişik bir âlemmiş. Orası bu dünya gibi değilmiş, orası sırlar ile
kaplı ve sırlarla dolu bir âlemmiş. Atmosferi böyle sırlarla kaplı ve o
âlemin içinde yer yüzeyinde ki hayatında yaşam ise, dışarıdan
anlaşılamayan ve ancak oraya varıldığında, nasıl bir yer olduğunu
anlamak mümkünmüş.
Evet, bu sırlarla kaplı atmosferi olan, Âlem-i Aşk da bir aşk varmış.
Bu aşk aslında, dünyada başlamış ve orada devam edermiş. Âşıklar
dünyada bir gün bir yerde, hiç tahmin edemeyecekleri bir yerde tamamen
tesadüfen karşılaşmışlar. Hayaller âlemi denen yerde, bir şiir ve bir
teşekkürle tanışmışlar. Karşılıklı yazdıkları şiir ve teşekkürlerde
devam ettiği müddetçe birbirlerini yavaş, yavaş tanımaya başlıyorlar.
Karşılıklı şiirsel konuşmaları, yazışmalarıyla git gide daha da çok
anlaşıyor ve tanışıyorlar. Birbirlerine tutuluyor ve âşık oluyorlar. Bu
tanıştıkları yer hayaller âlemi olduğu için, sadece yazışma ve
konuşmaları oluyor. Canlı olarak bir gün bir yerde maalesef buluşup ve
oturup karşılaşamıyorlar. Ama gönül bu; “Âlem-i Gönül” aşkı içine aldı
mı ve âşık oldu mu, artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiş olur.
Evet, hayat böyle bir müddet gidiyor ve aşkın deryası genişliyor ve
hasret ile özlem yer etmeye başlıyor gönüllerinde. O ona yazıyor
anlatıyor duygularını ve aşkını, o da ona yazıyor ve anlatıyor aynı
şekilde, duygularını ve aşkını. Ama olmuyor, olmuyor bir türlü
karşılaşıp hasret ve özlemlerini yıkıp aşklarının verdiği o içten
gelen, “Âlem-i Gönül “deki, sevgilerini bir birlerine veremiyorlar.
Bunun olamayacağını yani; bir yerde ve bir mekânda bir gün buluşup,
karşılıklı olarak canlı bir şekilde tanışmaları. Ne yapalım ve nasıl
buluşalım diye düşünmeye başlıyorlar ve bir çözüm arıyorlar. Onlar
böyle düşünürken ve bir çözüm ararken, bir gün rüyalarına âşıklar
çıkıyor ve her ikisinin de rüyaları aynı oluyor. Bunlara bir aşk
olayını yani, kendilerinin de yaşadıkları bir aşkı olduklarını onlara
anlatıyorlar. Onlara rüyalarında aynı nasihati ve çözüm önerisini
sunuyorlar.
Diyorlar ki; “Biz de sizin gibi tanıştık ve âşık olduk birbirimize.
Günler ilerledikçe baktık ki bizde bir yer veya mekânda buluşup canlı
bir şekilde tanışamayacağız. Bizimde rüyamıza sizin rüyalarınıza nasıl
geldiysek öyle âşıklar geldi ve bize de bu çözüm önerisini sundular.
Sizler artık bu dünyada bir araya gelemeyeceksiniz. Yarın uyandığınızda
hemen birbirinize bu gördüğünüz rüyaları anlatın ve deyin ki; bizler
rüyadaki âşıkların söylediği o “Âlem-i Aşk” dünyasında buluşalım ve
hiçbir sorunumuz olmadan; ne geçim derdimiz, ne bir kaza belâ, nede
rahatsızlık v.b. sorunlar olmadan hemen oraya gidelim ve orada dünyevi
meseleler ile karşılaşmadan, sen beni bende seni tanıyıp ebedi bir aşk
hayatımıza başlayalım.” Derler. Ve onlara; “orada bizlerde sizinle
tanışacağız geldiğinizde” derler ve giderler.
Sabah olup uyandıklarında, öyle bir heyecan ve istekleri vardır ki; “Bu
rüyayı bir an evvel ben ona anlatmalıyım” derler kendi kendilerine.
Hemen hayal âlemlerindeki özel mesajlarına bunları karşılıklı yazmaya
başlarlar. Bu mesajları aldıklarında onlar, öyle bir şaşkın ve heyecan
içindedirler ki; “Bu rüyayı ben bu gece görmüştüm, o bana aynı gördüğüm
rüyamı anlatıyor.” der. Tekrar mesajlarına yazarlar; “Senin bana
anlattığın bu rüya benim bu gece gördüğüm rüyamın aynı.”der. Evet, oda
ona; “Aynı ya! Nasıl gördük biz bu aynı rüyaları ve bize nasihat eden o
âşıkları.” Der. Neyse o heyecan biraz yatıştıktan sonra nedeninin; “Biz
bize âşık olduğumuzdan” derler ve anlarlar. Âşık olmak öyle basit bir
sevgi ve kolay bir iş değildir. Onun için bize de bu rüya göründü ve bu
dünyalık olmadığını, ancak “Âlem-i Aşk” da olabileceğini anlattılar.
Peki, biz o “Âlem-i Aşk” dünyasına nasıl gideceğiz, diye düşünmeye
başlarlar. Neyse o gün öyle düşünce heyecan ile geçer ve gece olur
tekrar yatarlar ve uyurlar. Bir de ne görsünler; bir evde ve mutfakta
sabah uyanmışlar ve âşık olan adam aşkına; “Günaydın aşkım nasılsın, bu
sabah kahvaltımızda ne hazırlıyorsun bakalım” der. O da ona; “Aşkım
işte bak kahvaltımızda, hemen her gün olan aynı şeyler var. Önemli olan
burada sen ile benim yediklerimiz değil, bir arada hep olmamız
değimli!” der.
Evet, onlar artık “Âlem-i Aşk” dünyasındadırlar ve sanki her zaman
oradaydılar. Artık onlar ersin muradına bizde çıkalım kerevetine!
Eğer bir sürç-i lisan eyledikse af ola, sizlerde kalın sağlıcakla!..
Alıntıdır..