Erdoğan konuşmasında, "Temennimiz odur ki Libya halkının talepleri doğrultusunda bir netice alalım ve Libya'da bir an önce barışı, demokratik hak ve özgürlükleri temin edelim. NATO çok önemli bir sınavı istiyoruz ki Libya'da gerçekleştirsin. Yani Libya'daki NATO müdahalesi bana göre bir Afganistan gibi olmasın" dedi. Erdoğan şunları söyledi:
“Libya'da çok daha farklı bir profil ortaya koymak suretiyle özellikle de tabii bu çalışmanın içinde Arap liginin olması Afrika Birliği'nin olması, İslam Konferansı Örgütünün olması inanıyorum ki Libya halkının da yaklaşımını çok çok olumlu istikamette etkileyecektir. Burada Türkiye ve İngiltere olarak geleceğe yönelik atacağımız adımlar, önemli bir değerlendirmeyle ortaya koyacağımız perspektif, süreci çok olumlu istikamette değiştirecektir diye düşünüyorum. Fakat tabii bugünden tezi yok elimizi çabuk tutacağız. Oradaki zulmü durdurmamız lazım. Oradaki akıtılan kanın durması lazım. Ölümlerin orada artık durması lazım diye düşünüyoruz."
İngiltere Başbakanı David Cameron da, Türkiye'nin Libya ile ilgili uluslararası temas grubunda yer alacağını söyleyerek, "Ayrıca Libya halkının ihtiyaçlarını karşılamak için, Ankara'da ortak insani yardım birimi kurmaya karar verdik" dedi.
Toplantının ardından soruları yanıtlayan Başbakan Erdoğan, "Libya'da muhaliflerin silahlandırılması konusunda aranızda görüş farklılıkları var mı? Bu sürecin Libya'daki gelişmeleri nasıl etkileyeceğini bekliyorsunuz? Bu bir bölünmeye yol açabilir mi? Suriye'deki şu anda başlayan ayaklanmalarda tıpkı Libya'da olduğu gibi Esad'ın da Kaddafi gibi direnmesini bekliyor musunuz? Bu konuda kararlaştırdığınız bir ortak adım var mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Muhaliflerin silahlandırılması noktasında Türkiye olarak bizim böyle bir tavrımız yok. Alınmış bir karar da zaten henüz yok. Böyle bir şeyin içerisine girmek tabii Libya'da çok daha farklı bir tahriki ortaya getirir. Böyle bir açıklamayı da doğrusu doğru bulmuyoruz. Zaten buraya NATO'nun niye girdiği belli. Buradaki bu işleri zaten NATO gerektiği şekilde ortaya koyacaktır, görecektir. İkinci olarak, Suriye konusunda bundan iki ay kadar önce bir ziyaretim oldu ve bu ziyaretimde henüz Suriye'de, Kuzey Afrika'da, Orta Doğu'da bu denli bir karışıklık söz konusu değildi. Ama tabii işaret fişekleri adeta vardı ve o zaman değerli dostum özellikle kendisiyle paylaştığım düşüncelerimde 1983'ten bu yana tabii olağanüstü halin yaşandığı Suriye'de bunun kaldırılması hususunu kendisine hatırlattım ve bütün bunların yanında özellikle bir reforma gidilmesi hususunu...
Bu bir demokratik reform olmalı. Hak ve özgürlükler noktasında halkın taleplerini gözardı etmemek lazım. Halkın talepleri istikametinde bir adım atılması lazım. Tabii aslında Sayın Beşşar, Suriye'de sevilen bir isim. Tabii, belli bir avantajı var. Bu avantaj gerek eşinden kaynaklanıyor. Tabii kendisinin Nusayri olması eşinin ise Sünni olması ve adeta tüm Suriye'yi kucaklayan bir profil ortaya koyuyor. Bu süreci hızlandırmasının ve bunun kendisi tarafından, bu reformu açıklamasının çok faydalı olacağını kendisine ifade ettim. Tabii olaylar başladıktan sonra da kendisiyle iki kez görüşmem oldu.
Bu görüşmelerimde de bunları kendisiyle görüştüm. Daha sonra kendisine özel temsilcimizi de gönderdim. Kendisiyle yine bunları paylaştım. Fakat tabii dün yapılan açıklama Suriye halkını ne denli tatmin etti, onun tabii kararını şu anda ben veremem. Onu Suriye halkı tarafından önümüzdeki günlerde göreceğiz. Temenni ederdim ki çok daha somut, çok daha net bazı mesajlar verilseydi herhalde daha da isabetli olurdu diye düşünüyorum."